Adıyaman, Ağrı, Batman, Bingöl, Bitlis, Dersim, Diyarbakır, Hakkari, Kars, Mardin, Muş, Siirt, Urfa, Şırnak ve Van baroları AMY’nin HDP’ye yapılacak Hazine yardımı hesabına süreksiz bloke kararıyla ilgili ortak açıklama yaptı. 15 baro tarafından yapılan ortak açıklama şu sözlere yer verildi:
“Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından HDP’nin kapatılmasına ait açılan davada; kapatılma talebi ile birlikte partiye yapılacak hazine yardımının kesilmesi tedbiren talep edilmiş, fakat Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu birinci karanında bu talebi reddetmiştir.
Kapatma davası devam ederken mahkemeyi etkileme faaliyeti olarak değerlendirilebilecek “hazine yardımının kesilmesi” talepleri politik aktörler tarafından sıklıkla lisana getirilmiştir.
“Anayasaya ve kanunlara karşıtlık teşkil etmekte”
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı bu talebini tekrar bir dilekçe ile mahkemeye sunması sonrası, mahkeme 6 Ocak 2022 günü bu talebi kıymetlendirmek üzere toplanarak 6 ret oyuna karşılık 9 kabul oyu le süreksiz önlem kapsamında hazine yardımının bloke edilmesine karar vermiştir. Bu karar birçok tarafıyla Anayasaya ve maddelere terslik teşkil etmektedir.
Öncelikle Anayasanın 69. maddesi bir siyasi parti aleyhine kapatma davası açılmışsa, Anayasa Mahkemesi’nin sonuncu olarak partinin kapatılmasına karar verebileceği üzere alternatif yardımının kısmen yahut büsbütün kesilmesine karar verebileceğini karar altına almıştır.
Anayasanın 69. unsuruna nazaran Anayasa Mahkemesi’nin son nitelikte bir kararı önlem ismi altında vermesi, ihsas-ı rey niteliğinde olup açıkça Anayasanın amir kararına karşıttır.
Bununla bir arada Anayasanın 149. hususundaki düzenlemeye nazaran; siyasi partilerin kapatılmasına ya da devlet yardımından mahrum bırakılmasına karar verilebilmesi için toplantıya katılan üyelerin üçte iki oy çoğunluğu kaidesi karşısında, önleme ait mahkeme karanının salt çoğunlukla alınmış olması kararın tüzel destekten mahrum olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
“Seçimlere ve demokratik siyasete müdahale”
Anayasanın emredici kararları incelendiğinde mahkemenin vermiş olduğu kararın nitelikli çoğunluk içermediği, anayasal ve yasal açıdan sakat olduğu tartışmasızdır. Ülkemizin seçim atmosferine girdiği bir periyotta Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bu kararın tıpkı vakitte yüksek mahkemenin seçimlere ve demokratik siyasete müdahalesi olarak değerlendirilme riski ve potansiyeli taşıdığı görülmektedir.
“Karardan dönülmesi daveti yapıyoruz”
Biz aşağıda imzası olan Barolar olarak; Türkiye’nin geleceği ve demokrasisi açısından büyük risk barındıran, anayasal ve yasal kararlara açıkça muhalif olan bu karardan dönülmesi davetinde bulunuyoruz.”