DEVA Partisi önderi Ali Babacan, bugün partisinin genel merkezinde düzenlediği haftalık kıymetlendirme toplantısında konuştu. Babacan, şunları söyledi:
“Elinizi vicdanınıza koyup sorun; 7-8 sene önce aldığı bursla, tahsil kredisiyle Interrail yapan, Avrupa’yı gezen gençler, nasıl oldu da bugün şehirlerarası otobüs bileti parasına muhtaç oldu? 10 sene evvel 150 dolar eden aylık KYK bursu ve kredisi, bugün 45 dolar ediyor. Gençlerin 10 sene evvel gönül rahatlığıyla kurdukları hayalleri bugün kim çaldı? Sahiden yazıklar olsun.
Her fırsatta ‘Enerji sübvansiyonu veriyoruz’ diyorlar. Onu da yanlış yapıyorlar. Herkes birebir oranda sübvansiyon alıyor. Bu, hakkaniyet değildir. Öncelikle düşük gelirli hanelere direkt enflasyon takviyesi sağlayın. Direkt güçle ilgili maliyetleri karşılayacak takviyesi sağlayın.
“ENERJİDE REKABETİ ARTIRIN, FİYATLARIN DÜŞTÜĞÜNÜ GÖRECEKSİNİZ”
Elinizi güç piyasasından çekin. Tekelci yapıya son verin. Kimsenin güvenmediği ihalelerle tek şirkete verilen güç işlerine artık son verin. Gereğince rekabet olmadığı için fiyatlar artıyor. Güçte rekabeti artırın ve sonra fiyatların nasıl düştüğünü göreceksiniz.
Hani bizim Karadeniz’deki doğal gaza ne oldu? Hani bu alanlar tüm Türkiye’nin doğal gaz muhtaçlığını karşılayacaktı? 6 yıldır tıpkı türküyü çalıyorlar. Damat, yıllar evvel araştırma gemisinde uzunluk göstermiyor muydu? Ne oldu? Karadeniz’deki yalnızca bir keşif. Keşif farklı, kanıtlanmış doğal gaz farklı. Farklı noktalardan sondaj atıp, ölçüm yapıp aşağıdaki rezervi kestirim etmeniz lazım. Rezervi çıkarmak kaça mâl olacak, piyasa fiyatı ne kadar? Ona da bakmanız gerek. Kanıtlanmış doğal gaz rezervi yokken keşfi, ‘Doğal gaz bulduk’ diye satıyorlar.”
Bu yıl faiz ile kur farkına ödenecek toplam paranın 650 milyar liraya ulaşacağını söyleyen Babacan, bu parayla TOKİ’den 1 milyon adet konut alınabileceğini belirterek şunları söyledi:
“Bu yıl devletin bütçeden ödeyeceği yalnızca faiz, tam 330 milyar. Yıl sonuna kadar Kur Muhafazalı Mevduat’a ödenecek kur farkı 300 milyarı geçecek. 300-330 ortası bir sayı varsayım ediyoruz. 330 milyar faizin üzerine yaklaşık bir o kadar kur farkı ödeyecekler. Toplam sayı 650 milyar lira olacak.
“BU PARAYLA 1 MİLYON KONUT ALABİLİYORSUNUZ”
TOKİ’nin açıkladığı konut fiyatları var. Sayı, peşin ödeyene yaklaşık 650 bin civarında. 650 bin liraya 1 konut demek, 650 milyar liraya 1 milyon konut almak demek. Bu sene ödeyecekleri faiz artı kur farkıyla 1 milyon tane konut alabiliyorsunuz. Yani tam 1 milyon konutluk parayı, elinde aslında parası olan bir azınlığa veriyorsunuz. İşte bu hükümet, yoksuldan alıp zengine veren bir hükümettir. Robin Hood’un yaptığının tam aykırısını yapıyor.
“ALEVİ SORUNUNU, ONLARIN TALEPLERİNİ İDRAK ETMEDEN ÇÖZEMEZSİNİZ”
Alevi sorununu, onların taleplerini idrak etmeden çözemezsiniz. Sıkıntı, yeni bir sıkıntı değil. Lakin Erdoğan, bu sıkıntıyı büyüttü. Artık de seçime giderken panik halinde ne yapacağını şaşırıyor. Hiç telaşınız olmasın, bu sıkıntıyı de vakti gelince çözen, DEVA Partisi olacak.
“TARİHİ ESER SIKINTISI DEĞİL Kİ KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI İLGİLENSİN”
Alevi vatandaşlarımız kendilerini nasıl tanımlıyorsa devlet de onları öylece tanımak zorundadır. İbadethanelerini nasıl tanımlıyorlarsa devlet de o denli kabul etmek zorundadır. İnançlarını nasıl tanımlıyorlarsa devlet de olduğu üzere tanımak zorundadır. Evirip çevirip, işi dolandırıp Kültür ve Turizm Bakanlığı’na havale etmek tahlil değildir. Burada sorun eski eser, tarihi eser sorunu değil ki Kültür ve Turizm Bakanlığı ilgilensin.
Alevi vatandaşlarımıza ve tüm vatandaşlarımıza ayrımcılık hissettiren uygulamaların hepsine son vereceğiz. Hiçbir vatandaşımızın, devlette işe girerken, terfi alırken, üst seviye yönetici olurken ayrımcılığa uğramasına müsaade vermeyeceğiz. Tek ölçütümüz ehliyet ve liyakat olacak.”
“SANSÜR MADDESİNE ‘EVET’ DERSENİZ…”
Sansür yasasının TBMM’den geçmek üzere olduğunu söyleyen Babacan, milletvekillerine, “Bir şahsa değil, ülkemize ve milletimize hizmet edin. Koltuklar gelip süreksiz. Sansür maddesine ‘evet’ derseniz bir utancın altına imza atmış olursunuz. Ülkemizi 30-40 yıl geriye götürecek, dünyadan koparacak işlere imza atmayın” diye seslendi.
“ULUSAL SÜT KONSEYİ’Nİ DİNLEYEN YOK”
“Bizi dinlemediler de ne oldu? İşte artık Ulusal Süt Konseyi’ni de dinleyen yok. Süt fiyatı şu anda denetimsiz bir formda, açık artırmayla piyasada 9 lira 30 kuruş üzere oluşmuş durumda. Zira bir eser azaldıkça dışarıda onun farklı fiyatı oluşur. İnekler kesildikçe, süt veren hayvanların sayısı azaldıkça, süt kıtlaştıkça artık bunun fiyatı artmaya mahkum.
“ÜRETİMİ TEŞVİK ETMEDİĞİNİZ İÇİN ÇOCUKLARIMIZ SÜT İÇEMEYECEK”
Beştepe’ye sesleniyorum; üretimi teşvik etmediğiniz, maliyetleri patlattığınız için çocuklarımız artık önümüzdeki aylarda süt içemeyecek. Saçma sapan tezleriniz yüzünden hayvanlar kısma gönderildiği için beşerler yoğurt, peynir yiyemeyecek. Maliyetlerdeki artıştan da fiyatların artışından da sorumlusunuz.”
Babacan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yoksulluğun olmayacağı bir Türkiye’yi biz hallederiz. Şu an prestijiyle onun hazırlığı içindeyiz” kelamlarını hatırlatması üzerine şu değerlendirmeyi yaptı:
“Sayın Erdoğan’ın seçime beş kala bu hususları hatırlıyor olması, aslında bizim de olumlu karşılamamız gereken bir durum. 20 yıllık iktidardan sonra şayet hâlâ yolsuzluktan bahsediyorsa, rüşvetten bahsediyorsa evvel oturup, başını iki elinin ortasına alıp ‘ben nerede kusur yaptım’ diye sorması lazım. Siz, ‘Yoksullukla gayret, yolsuzlukla gayret ve yasaklarla gayret edeceğiz’ diye 2002 yılında bu milletin karşısına geçip dayanaklarını talep etmediniz mi? En az birinci 10 yıl bunun için bir uğraş verilmedi mi bu ülkede? Yoksullukla, yolsuzlukla ve yasaklarla gayret, o devirde ortaya koyduğumuz uğraş aşikâr. Son dört yılda ne oldu? Bu ülkede son 4-5 yıldır yolsuzluk artıyor mu? Artıyor. Memleketler arası Şeffaflık Örgütü’nün yolsuzluk endeksi var. Niçin Türkiye her yıl o listenin tabanına iniyor? Bu, kimin iktidarı vaktinde oldu?
Seçime yanlışsız giderken apansızın Sayın Erdoğan’ın bunlardan bahsetmesi, Sayın Bahçeli’nin cemevlerinden bahsediyor olması sahiden ibretlik. Ben, bu açıklamalardan şunu görüyorum; büyük bir panik var. Siz bakmayın anketlerde hâlâ iktidar şöyle, bu türlü diye.”
Babacan, Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’nin su fiyatlarında yüzde 50 indirim kararı almasına ait sorulan soruya da şu karşılığı verdi:
“YÜZDE 50 İNDİRİM YAPIN”
“Suya yüzde 50 indirim; AK Parti meclis üyelerinin oylamasıyla olmuş bu. Demek ki AK Parti’nin, Ankara’daki su fiyatlarını yüksek bulup yüzde 50 indirim yapma iradesi olmuş. Buradan Sayın Erdoğan’a davet yapıyorum; bakın, sizin Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi’ndeki üyeleriniz suya yüzde 50 indirim kararı almış, siz niçin boş duruyorsunuz? Siz de tüm Türkiye’de bütün elektrik fiyatlarına yüzde 50 indirim yapın. Ülkenin Cumhurbaşkanı olarak niçin doğal gaz fiyatlarını yüzde 50 indirmiyorsunuz diye soruyorum.”
Babacan, altılı masanın cumhurbaşkanı adayının kim olacağı üzerine sorulan soruyu şu formda yanıtladı:
“Bugüne kadar Altılı Masa’da yaptığımız toplantılarda, ‘bu cumhurbaşkanı adayı olabilir, olamaz’ diye bir kıymetlendirmemiz olmadı. Somut isimlerle ilgili en ufak bir kıymetlendirme gerçekleşmedi. Sayın Kılıçdaroğlu ile yaptığımız ikili görüşmelerin hiçbirisinde de bugüne kadar bu türlü bir şey gündeme gelmedi. Öncelikle seçimlerden sonra ülkenin nasıl yönetileceğini çalışalım, ne yapılacağını çalışalım. Bizim sıralamamız; geçiş sürecinin yol haritası ve temel siyaset alanlarında ortaklaşma, ondan sonra ortak aday tespiti. Bu, Altılı Masa’nın da ortak sıralaması. Hatta şifahen, ‘bu soruya birebir karşılık verelim’ diye, altı genel lider olarak tıpkı karşılığı verelim diye bir şifahen mutabakatı sağladık.”