Tarihi ve doğal hoşlukları bakımından güçlü bir birikime sahip olan ülkemiz, geçmişten günümüze pek çok kültürel miras barındırıyor. Bilimin ilerlemesi ve teknolojinin gelişmesiyle Türkiye’de müze ve ören yeri sayısı her geçen gün artığı üzere, kültürel mirasa ilgi de artıyor. Geçtiğimiz günlerde TÜİK, 2021 kültürel miras datalarını açıklamış, bir evvelki yıla nazaran Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yeri ziyaretçi sayısının yüzde 69 artarak 23 milyon şahsa ulaştığını belirtmişti. Taşınmaz kültür varlıklarının sayısı ise yüzde 2.7 artarken, toplam sit alanı sayısı bir evvelki yıla nazaran yüzde 5.8’e ulaştı. Her geçen yıl artışta olan bu datalar, kültürel mirasımıza gösterilen değeri de ortaya koyuyor. Gerçekten Kültür ve Turizm Bakanlığının başlattığı Kültürel Miras Farkındalığı Projesi, ilerleyen yıllarda bu bilgilerin daha da yükseleceğinin bir işareti.
İLGİ DAHA DA ARTACAK
İstanbul Vilayet Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, kültürel mirasımıza ilginin artmasının temel sebeplerinden birisinin takip edilen siyaset olduğunu belirterek şunları söyledi: “Genel olarak müzeler kültürel mirasın sergilendiği en inançlı ve en kolay ulaşılan ortamlar. Kültürel mirasla ilgili farkındalığın artmasında, onlara ulaşımın kolaylaşmasının değerli bir rolü var. Örneğin Müzekart uygulaması bunlardan biri. 60 lira verip, bir yıl boyunca üç yüzden fazla müze ve ören yerini ziyaret edebiliyorsunuz. GNS kartın devreye girmesiyle de önümüzdeki yıllar bu bilgiler daha da artacak. Bu artışta birinci faktörün farklı siyasetlerle genelde kültür sanata bakışın, özelde de kültürel mirasla ilgili farkındalığın öne çıkması kıymetli bir rol oynuyor. Bu artışın müddetine baktığımızda pandeminin belirli bir yükünün olduğunu görüyoruz. Sokağa çıkma ve toplumsal ara üzere hususların aktif olduğu devirde, Kültür ve Turizm Bakanlığı müzelerin açık kalmasına çok değer verdi.”
ŞEHRİN SAKİNLERİ DE İŞİN İÇİNDE
Kültürel mirasa olan ilgi ve mirasın korunmasına yönelik yapılanların, teknolojinin gelişimi, irtibat ve eğitimle direkt bağlı olduğunu söyleyen Onarım Uzmanı Olcay Aydemir, “Bu üç husus da yapıların kullanıcı, ziyaretçi ve kentlilerle olan ilgisi açısından çok kıymetli. Üniversiteler ve kurumlar işçi eğitimine, uygulamaya, muhafazaya dönük eğitimleri, yayınları, sempozyumları artırdılar. Bunlar muhafazada kıymetli parametreler. Yalnızca öğrencileri değil, kentin yaşayanlarını da keyifli projelerle eğitmek, farkındalığını artırmak konusunda çalışmalar arttı” dedi.
Tarih okumaya karar verdim
Gençler de Müzekart uygulamasıyla kültürel mirasımızı tanımaktan keyifli. Müze gezmeyi sevemeyen birisi olduğunu söyleyen 19 yaşındaki Ramazan Arslan, fiyatsız olduğu için gezdiğini ve sonrasında kardeşini de yanına alıp İstanbul’daki müzeleri keşfetmeye başladığını söylüyor. Kardeşi Kadir Eraslan’sa bu seyahatlerini, “Ecdadımızdan kalan tarihi yerleri gördükçe duygulandım. Üniversite okumayı düşünmüyordum lakin gezdiğim ve gördüğüm tarihi yapılar beni çok etkiledi. Bu seyahatlerden sonra tarih okumaya karar verdim. Herkesin tarihini bilmesi ve müdafaası gerektiğini düşünüyorum” sözleriyle anlattı.
Küçükken yaşadığı hastalıklardan ötürü çok fazla toplumsallaşamadığını söz eden Yusuf İşlek ise, “Bu kentte yaşayıp tarihi yerlere gitmemek hakikat değildi, vakit ayırıp gezmeye başladım. Gezdikçe hem yerli hem yabancı asıllı arkadaşlarım oldu” diyerek kültürel seyahatlerin toplumsallaşmaya yararı olduğunu anlattı.